Bir Çeşit Son Mektup

Çağla Erkalkan
Türkçe Yayın
Published in
3 min readNov 18, 2021

--

Yorucu bir günün ardından kahvemi alıp koltuğa uzanıyorum. Saatlerce gezip dolaştığım sahaflardan aldığım eski kitaplar bana göz kırpıyor. Okumak istiyorum, kapağı yırtılmak üzere olan bir kitabı seçiyorum. İlk sayfasını açıyorum ve içinden bir not düşüyor.

Photo by Jessica Delp on Unsplash

‘‘Hiçbir şeyden emin olmadığım bir noktadayım: kendime, zihnime, düşüncelerime güvenemediğim kör bir nokta. İçimde her daim haklı olduğumu söyleyen ses günbegün sessizleşiyor. Çevremde kuru bir gürültü olarak başlayan kuşku kulaklarımı tırmalıyor, beynime yayılıyor. Kalbimde hiç geçmeyen, zaman zaman kendini farklı şekillerde gösteren bir ağırlık var. Öyle bir ağırlık ki, kimi zaman ete kemiğe bürünüyor. Üstüme kalın, gri sis bulutları çöküyor. Boğazımda koca bir yumru hissediyorum, nefes alamıyorum. Bazen mutlu olduğumu sanıyorum. Gözlerim kısılıyor, dudaklarım yukarı kıvrılıyor; mutlu gözüküyorum.

İşte o zamanlar üstüme çöken ağır yorgunluk ciğerlerime doluyor, genzimi yakıyor. Dağıldığını sandığım sis damarlarıma, kanıma işlemiş; mutsuzluk bütün vücudumu dolaşıyor, hücrelerimde birikiyor. Keder tuğlaları sağlam bir kaygı duvarı örüyor bedenime. Vücudum bütün bu yersizlik hissine dayanamıyor, nefeslenmek istiyor. Gözlerimi derin bir okyanusun dibinde açıyorum. Gözyaşlarım birikmiş, içinde güçlü hisler barındıran bir okyanus olmuş: nefret, öfke, hayal kırıklığı, keder… Geçmişe dair güzel şeyler hatırlıyorum. Duyduğum şeyler karşısında elektrik akımına kapılmış gibi çarpılıyorum: hayır diyorlar, yanlış hatırlıyorsun. Şüpheye düşüyorum. Geçmişimi, düşüncelerimi, o an neler hissettiklerimi nasıl yanlış hatırlayabilirim ki? Kendimi yetersiz hissediyorum. Geçmişindeki boşlukları zihninde dolduran biri, geleceğine nasıl emin adımlarla yürüyebilir? Kötü şeyler anımsıyorum, unutmaya çalışıyorum. Unutamıyorum. Yanımda istediğim biri var, sarılmak istediğim. Ulaşamıyorum. Yanımda istemediğim kişiler var, uzaklaşamıyorum. Kapılıp gidiyorum, kayboluyorum. Kendimi kaybediyorum. Kaybolmak istemiyorum. Bu dünyadan hiçbir iz bırakmadan geçmek istemiyorum. Aynı zamanda zihnimde, bedenimde kötü izler bırakmak istemiyorum. Bana zarar veren her şeyden uzaklaşmak istiyorum. Sahi insan kendinden nasıl uzaklaşabilir ki? Kendime en çok zararı ben veriyorum. Kaostan besleniyorum, mutsuzluktan ilham alıyorum. Mutlu olmak nasıl bir his belki de hiç bilmiyorum. İşte bu yüzden de mutlu olmaktan korkuyorum. Kendi kendimi sabote ediyorum. Düzensiz, dağınık yaşıyorum. Beynimin içi paramparça, her parça başka bir yerde. Kendimi toparlayamıyorum. Her gün bir başkası oluyorum. Ben gerçekte kimim bilmiyorum. Ne istiyorum bilmiyorum. Kendimi ifade etmekten korkuyorum. Kendimi ifade edemiyorum. Anlaşılmak istiyorum, işitilmek istiyorum. Sesim öyle bir yankılansın ki duymayan kalmasın istiyorum. Görünür olmak istiyorum. Kendim olmak istiyorum. Beni anlamayan herkesi omuzların tutup sallamak, ben buradayım diye bağırmak istiyorum. Yalnızlıktan korkuyorum. Yalnız bırakılıyorum. En çok ihtiyacım olan kişiye selam bile veremiyorum. Gerçi şimdi gelse, gelmesini de istemiyorum. Ben ne istediğimi bilmiyorum. Yaşamak istiyorum. Yaşamak istemiyorum. Yeni bir güne başlamanın zorluğu aldığın ilk nefeste çöküyor üzerime her uyandığımda. Yataktan kalkmak azap gibi geliyor. Bazı günler kalkamıyorum. Bazı günler kalkmak istemiyorum, kalkmak zorunda kalıyorum. Saatlerce ağlamak istiyorum. O kadar ağlamak istiyorum ki, içimdeki bütün zehir aksın gitsin istiyorum. Bitsin istiyorum. Bazen HER ŞEY bitsin istiyorum. Gerekli gücü topladığımda hepsini sonlandıracağım, söz veriyorum. ’’

--

--